DOLAR

40,2592$% 0.13

EURO

46,7280% 0.07

STERLİN

53,9463£% 0.2

GRAM ALTIN

4.309,12%-0,18

İmsak Vakti a 02:00
Bingöl AZ BULUTLU 32°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Kar, Temizlik, Bereket ve Barış

Serhat YILMAZ Köşe Yazısı

Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın

[Sezai Karakoç]

Sabah uzandığım yerden perdeyi çekip bakınca, öyle güzel yağıyordu ki kar; sıcacık yatağımdan fırlayıp karın o keçi sütü gibi ak ve dağlar kadar sert pamuksu soğukluğuna, çocukça damdan atlar gibi atlamamak için zor tuttum kendimi.

Öyle hızlı hızlı, bir şeylere geç kalmış da yetişme telaşıyla sağa sola koşuşturan, birbirine giren, birbirine çarpan kar tanelerini görünce, akşam üzeri eve koşturmaya çalışan Dörtyol’un dar kaldırımlarındaki “insan trafiği”ni anımsadım.

Herkesin bir yerlere koşuşturduğu, bir şeyler yapmaya çalıştığı; kendisine ayrılan zamanı biriktirme, istifleme ile geçirdiği; çalıştığı, çabaladığı… Ancak çalışırken de, bir çocuğun memeye ilk saldırışını, bir ceylanın suya ilk inerkenki tedirginliğini, bir gözyaşının birikerek kendini tamamlayıp yere düşüşünü, o anı, o zamanı, o müthiş akışı kaçırdık.

Anı kaçıran, anı zamana bağlayan o müthiş akışı da, o akışın sahibi olan kudretli gücü de kaçırır.

Anı kaçıran, sevimsiz, güvensiz, duygusuz, ruhsuz, yarı insan, yarı robot gibi bir şeye dönüşür.

– Ne için çalışıyoruz?

– Yaşamak için elbette.

– Şişşşt!

Ben çalışırken yaşamıyorum ki!

Kalkıp sıcak ekmek almak ve cinlerin düğününe dönen şu çok dilli, çok kültürlü kar yağışına, Süleyman gibi dalmak için dilde hayhuylar sokağa terlikle fırladım.

Hidrojen bağının moleküller arası kuvveti sayesinde bütün kar tanelerinin altı kenarlı geometrik bir şekle sahip olduğunu bilimden; her bir kar tanesinin görevli bir melek tarafından mucizevi bir şekilde özenle indirildiğini ve bu yüzden de kar tanelerinin gökyüzünde asla birbirlerine girmediğini, kavga, kaos gibi kötü şeylere girişmediğini ise geleneksel İslamcıların din anlatıcılarından öğrendim.

Bu konuda tarafsızım, iyi olan kazansın!

Bir vakitler büyüklerimiz, “Kar yağışı rahmettir, bolluktur, temizliktir, berekettir; dağın, taşın, uçan kuşun kendine gelişi, yeniden dirilişidir,” derdi. Çok eski değil, 20-25 yıl öncesine kadar bir kar kalkmadan ötekinin yağışına şahit olurdu bu kent. Karı bol yağınca baharı da yazı da çok bereketli geçerdi. Baharın gelişine, dirilişine; dağlar, taşlar, uçan kuşlar, börtü böcek, ins û cinler, melekler hep bir ağızdan zikredercesine girerdi.

Doğa bitti, zikir gitti.

Dağın, taşın, suyun, otun, yerin, göğün… her şeyin bir ruhu vardı.

Ruh gitti, ruh…

Kar da gider, su da biter, ot da yiter…

Gidenlerden sonra yerine yeni bir şey koyamayıp gelenlere de ayak uyduramayınca insan; öyle köksüz, kimsesiz, kimliksiz, kültürsüz, dilsiz, dinsiz, atasız, Allahsız, kitapsız bir şekilde, yani ruhsuz bir “yaratık” gibi dımdızlak kalır ortada.

Hz. Peygamber’in henüz küçük bir çocukken yüreğinin melekler tarafından yerinden sökülüp yağan ilk kar taneleri ile temizlendiği söylenir. Umarım, usul usul dökülen bu kar taneleri ile de bu coğrafyanın taş gibi katı, cehennem gibi sıcak ve yakıcı yüreği yerinden sökülüp serinletilir; kini, kiri, pası, posası da yol alıp gider.

Böylelikle çocuk çığlıklarının yeri göğü inlettiği, dağın taşın dile gelip “artık yeter” dediği bu çok dilli, çok kültürlü, çok kimlikli halklar coğrafyasını kardeş kavgasından, kandan, kinden arındırıp barış umudunun yeniden filiz verip serpildiği günlere hazırlayabiliriz.

Bimanên weşîye de… 🍀

0x4e9c9ab6 0x5fe8a1cd 0x7a30a792 0x9ea9950d 0xa0195aa6 0xbcc69080 0xdb7c5169 0xdfdd6280 bingöl haberleri köşe yazısı orhan kaya serdar kaan

1 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

ZOR DEĞİL.

HIZLI YORUM YAP

1 0 0 0 0 0