40,2592$% 0.13
46,7280€% 0.07
53,9463£% 0.2
4.309,12%-0,18
02:00
İrem AKANSU Köşe Yazısı
-Bebekler ebeveynlerini ya da gördükleri şeyleri taklit etmeye bayılırlar, gelişim evresinde olan miniklerimizde gayet olağan olan bu durumun yetişkinlik evresinde de boy göstermesi oldukça sakıncalı bir durumdur.
-Bireyler güçlü gördükleri insanları rol model alarak, onlar gibi davranmaya, onlar gibi yaşamaya çalışarak güçlü olacakları yanılgısına kapılırlar. Güçlü gördükleri kimlikleri kopyalamaya başlarlar.
– Güç Nedir ? Güçlü Kimdir? Para güç olarak kabul ediliyor, paraya sahip her birey güçlü müdür? Kopyalanmaya değer midir? Kopyalayan birey güçsüz müdür?
– İnsan muhtaç ve güçsüz bir varlıktır, doğduğu andan itibaren öldüğü vakte kadar bir şeylere ihtiyaç duyar, bebeklik döneminde karnının doyurulması, ihtiyarlık döneminde fiziksel güç kaybı ya da vb. nedenlerle ilgi ve yardıma muhtaç olması bunun kanıtıdır. Güçlü, gücü yetendir. İnsanoğlu, zamana hükmedemez, kadere hükmedemez fakat paraya ve insana hükmedebilir.
– Toplumumuzda insanlar paraya hükmedene ve insana hükmedene (koltuk, iktidar) güçlü gözüyle bakar ve o kimliklere saygı duyup kopyalamak isterler. Bugün Türkiye de sosyal çürüme varsa bir sebebi de budur.
– İktidar sahibine güçlü gözüyle bakılır ve kopyalanmaya değer görülür, siyasi, politik ya da akademik olarak başarılı olup iktidar olan herkes ahlaklı mıdır? Bizim ülkece en büyük yanılgılarımızdan biri de budur: ahlak ve başarı doğru orantı da olmayabilir.
-Profesör, eşine şiddet uygulaması hasebiyle duruşmaya giderken, beden işçileri, açlıktan ölmek üzere olan bebeği kurtarıyor. Kopyalanmaya ya da saygı duyulmaya değer olan akademik ya da siyasi başarı değil insani taraftır.
– Bizim kendimize sormamız gereken sorulardan biri de neden kopyalamaya ihtiyaç duyuyoruz? toplumda var olabilecek güçte, karakterde değil miyiz? Bu toplumda kendin olmak özgün olmak yeterli değil mi?
– İnsanlar kendilerine olan inancını ve güvencini yitirmiş, ekonomik olarak çöküşe gitmiş durumda. Türkiye ekonomisi yalıkavak marinanın kalabalıklığına bakarak ölçülemez. Madem paraya hükmedemiyoruz paraya hükmedeni taklit edelim zihniyetini benimsemiş durumdalar.
– Bireylerimiz ekonomik gücünü kaybederek, sosyal vb. bir çok yönden sömürülme yaşıyor, felsefi yoksunluk yazımda belirttiğim gibi ‘yaşıyor ama sadece nefes alarak’ Varoluş amacımız, üremek, yemek, içmek ve üretmeden gitmek olamaz. Bireylerimize özgün olmayı, araştırmayı, sorgulamayı yeniden öğretmezsek, her koltuk sahibi, iktidara güçlü gözüyle bakarak sahiplenir ve kötücül güçleri taklit ederek normlaştırır, bu da ülkemizi ve bireylerimizi felakete sürüklemek demektir. Mustafa Kemal Atatürk ün dediği gibi: “Düşünmeyen beyinler, düşüncesizlere esir olmaktan öteye gidemezler.” Öteye gideceğimiz güneşli, aydınlık günlere…
Balzac’tan Halife Ömeri Uyaran Yaşlı Kadına…