DOLAR

40,2592$% 0.13

EURO

46,7280% 0.07

STERLİN

53,9463£% 0.2

GRAM ALTIN

4.309,12%-0,18

İmsak Vakti a 02:00
Bingöl AZ BULUTLU 32°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Balzac’tan Halife Ömeri Uyaran Yaşlı Kadına…

Serhat YILMAZ Köşe Yazısı

Bir salon buluşması esnasında, karlı bir manzarada tüten bacasıyla bir çiftlik evini tasvir eden bir tablonun başından ayrılamayan Balzac, ressama bu evde kaç kişinin yaşadığını sorar.

Ressam bilmediğini söyler.

Balzac sert bir karşılık verir:
“Bu nasıl olur? Bu tabloyu yapan sensen, orada kaç kişinin yaşadığını, çocukların kaç yaşında olduğunu, bu yıl iyi bir hasat kaldırıp kaldırmadıklarını ve kızlarına bir evlilik çeyizi vermek için yeterince paraları olup olmadığını bilmen gerekir. Eğer bu evde yaşayan kişiler hakkındaki her şeyi bilmiyorsan, bacalarından bu dumanı çıkartmaya hakkın yok” der.

İnsani olan bu bakış, bacası tüten eve, orada olup bitene kayıtsız kalmayan iyi bir gözlemcinin bakış açısıdır.

Böylesi bir gözlemcinin sizi izlediğini bilmek, çok daha büyük bir sorumlulukla hareket etmenize sebep olur.

Aynı şeyi kimliğini taşıdığımız, vatandaşı olduğumuz ülkeler için de söyleyebiliriz doğal olarak. Büyük bir emek ile çizildiği ve her türlü noksandan da münezzeh olduğu üstüne basıla basıla söylenen ve her fırsatta da yüzümüze gözümüze vurulan “büyük resmi göremiyorsunuz” muhabbeti var. İçerisinden duble yolların, köprülerin, havaalanlarının, yerli ve milli uçak ve arabaların, üniversitelerin, AVM’lerin, fabrikaların, turistik otellerin, yeşil alanların yer aldığı bu büyük resmin ne kadarının gerçekten olup olmadığını şimdilik bir kenara bırakalım.

Geçemediğimiz duble yollar, binemediğimiz uçaklar, arabalar, mezun olup referans bulamadığımız için atanamadığımız üniversiteler, giremediğimiz, alışveriş yapamadığımız AVM’ler, alamadığımız ya da alıp deposunu dolduramadığımız araçlar, doğalgazını, elektriğini ödeyemediğimiz, ocağı bacası tütmeyen evler ve daha niceleri…

İçerisinde “ben” olmayan bu tablonun ressamı ve çevresine topladığı kalabalıklar, bana dönüp “ben”im olmadığım, olamadığım, yanından dahi geçemediğim bu tabloyu neden alkışlamadığımı soruyorlar.

Mademki çizdiğin o “büyük resmin” içerisinde şehre sokulmamış bir ev gibi eğreti duruyorum ben; yalnızlığımı, Firavun evhamlarına piramit inşa edip “amon amon” diye şükrederek geçiren İsrailoğulları’nın şakşakçı, teslimiyetçi kalabalık köleleriyle değil, Musâ gibi özgür, yalnız bireyleri ile geçireceğim.

Dönüp yaşlı ve yoksul bir kadının Halife Ömer’e söylediği sözü, Balzacvari bir edayla ortaya bırakıyorum:

Mademki bu evlerde kaç kişinin yaşadığını, öğrencileri olup olmadığını, gelinlik ve askerlik çağında kız ve oğulları olup olmadığını, bir işleri olup olmadığını, ay sonunu getirip getiremediklerini, ocaklarının tütüp tütmediğini bilemiyordu bu Ömer, ne diye gelip dikildi başımıza, ne diye çizdi böylesine büyük bir resim?

Gerçi bu kitle Halife Ömer’e kızan yaşlı kadını ya da ressama kızan Balzac’ı görse, bedevi Arap dönemini gösterip eskiden çölde yalın ayak kertenkele kovalıyordunuz, şimdi Halife’ye mi kızıyorsunuz der, lince falan kalkardı.

Böyle olmayabilirdi demenin artık bir anlamı var mı bilemiyorum ancak bıkmadan, usanmadan söylemeye devam edeceğim. Çünkü gerçekten böyle olmayabilirdi.

İlkeli bir duruş hem sizi hem de sevip arkasından gittiklerinizi koruyabilir, onları bu derece büyük yanlışlara sürüklemeyebilirdi.

Bir yanda Rus milyarderler gibi lüks ve şatafat içerisinde bir hayat yaşayanlar, öte yanda 5 çocuğunu eve kapatıp hurda toplamaya gidenler. Bir yanda altınyaldızlı seccadelerde günah çıkartanlar, öte yanda pazar dağılışı çöp toplamaya gidenler…

Biz çoğunluğu kaynar suya bırakılan kurbağalar kadar dahi sıçramayı bilemedik, birbirine güvenmeyen, helak edilen kavimler gibi istifleyen garip bir şeye dönüştük ve ne yazık ki hakkettimiz yere, yani zurnanın zırtt dediği yere geldik.

Varlık ile yokluğun, bolluk ile kıtlığın aynı dönemde, aynı çatı altında bu derece göze sokularak yaşandığı bir başka dönem var mıdır bilemiyorum.

‘Allah bu kadarına tahammül etmez’ diyerek kendinizi beklemeye aldığınızı ve böylelikle vebalden, sorumluluktan kurtulduğunuzu zannetmeyin. Çünkü bela ve musibet noktasında gayet net bir şekilde uyarıyor Allah:

“Geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.”

“İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki, çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda” diyen kanser hastası Dilek Özçelik’ten, “Her şeyi paraya bağlıyorsunuz” diyen milletvekili Özlem Zengin’e…

Dostoyevski, “Karamazov Kardeşler” romanının en samimi, en gerçekçi ve en entelektüel karakteri olan İvan Karamazov’a şöyle söyletir:

“Hiçbir vahşi hayvan asla insan kadar artistik, insan kadar sanatsal bir biçimde zalim olamaz.”

Bunun ortaya çıkmasını, sokağa inmesini, topluma yayılmasını sağlayan şey de ‘Sosyal Çürüme’dir.

Çürüyoruz…

Adaletsizlik, güvensizlik, usulsüzlük, liyakatsizlik, gelir dağılımıındaki eşitsizlik, yoksulluk, yoksunluk, şiddet, uyuşturucu, cinnet, intihar…

Anomi…

Resmî çizen kadar, o resme bakıp şakşakçılık yapan, Balzacvari düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan herkes de bu tablodan en az çizeri kadar sorumludur.

Hepimize bımbarek olsun!

5 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

ÇOCUKLAR ÇOCUKLAR ÇOCUKLAR

HIZLI YORUM YAP

5 0 0 0 0 0