DOLAR

40,2592$% 0.13

EURO

46,7280% 0.07

STERLİN

53,9463£% 0.2

GRAM ALTIN

4.309,12%-0,18

İmsak Vakti a 02:00
Bingöl AZ BULUTLU 32°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

ÖĞRETMENLİK

İrfan ALAN Köşe Yazısı

Neredeyse bütün toplumların hafızalarında öğretmenlerle ilgili güzel atasözleri yer alır ve hatta takvimlerinde öğretmenleri andıkları özel bir günleri de vardır. Ama gerçek anlamda öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine değer veren ülkelere baktığımızda, karşımıza her açıdan gelişmiş ve modern ülkeler çıkar. Acaba bu ülkeler gelişmiş oldukları için mi öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine değer verirler, yoksa öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine değer verdikleri için mi gelişirler? Üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir sorudur bu.

Öğretmenler, bir toplumun geleceğini şekillendirecek nesillerin eğitimini üstlenen en önemli kişilerdir. Öğretmenler, öğrencilere sadece bilimsel ve akademik bilgi sunmaz, aynı zamanda onların düşünsel, ahlaki ve duygusal gelişimlerine de katkı sağlarlar. Onlara hayatı öğretir, sorumluluk, adalet, eşitlik ve empati gibi değerleri aktarırlar. Öğretmenler, öğrencilere yalnızca okulda değil, yaşamda da başarılı olmaları için gerekli bilgiyi verirler. Bu nedenle, öğretmenin toplum üzerindeki etkisi son derece büyüktür ve öğretmenlerin eğittiği nesiller, toplumu şekillendirir. İşte gelişmiş ülkeler, bu gerçeği bildikleri için öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine diğer bütün meslek gruplarından daha çok önem verirler.

Bizim gibi ülkelerde ise öğretmenlik, tabiri caizse “ayağa düşmüş”, itibarsızlaştırılmış bir meslek haline gelmiştir. Türkiye’de herhangi bir devlet dairesinde vasıfsız bir memurun aldığı maaş ile öğretmen maaşını karşılaştırdığınızda, durumu açıkça görebilirsiniz.

Her şey para mı? Evet, her şey para. Bir öğretmen en ucuz salçayı bulmak için market market gezmemeli, ay sonunu nasıl getireceğini düşünmemeli. Bütün bunları düşünen bir öğretmen, kendini mesleğine nasıl adayabilir?

Mesleğiyle nasıl bir bağ kurabilir? Okuma yazması bile olmayan kişilerin bürokrat ya da siyasetçi olup, tomar tomar para kazandığı bir ülkede, öğretmen neden geçim sıkıntısı yaşasın?

Bana göre sebebi şudur:Şurası su götürmez bir gerçek: Mevcut iktidar, bireylerin eğitilmesini önemsemiyor. Hatta eğitimli bireyleri, kendi iktidarları için bir tehdit olarak görüyorlar. Bunu iktidara yakın kişiler defalarca dile getirdiler. Mesela bir profesör bir keresinde, “Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum” demişti. Yine geçmiş yıllarda bakanlık yapan bir siyasetçi, “Eğitim oranı arttıkça Ak Parti’nin oyları düşüyor” demişti. Daha hatırlayamadığım pek çok örnek var. Yani, iktidarın eğitime ve eğitimli nüfusa karşı tutumu bu şekilde. Hal böyle olunca, eğitim sisteminin bozulması, sizce de bilinçli değil mi?

Öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin halinin içler acısı olması bilinçli değil mi?Hele bir de ücretli öğretmenlik uygulaması var. Garabeti anlat anlat bitmez. Atanmayı bekleyen yüz binlerce öğretmen dururken, sırf ucuza çalıştırmak için formasyonu olmayan, adı sanı bilinmeyen iki yıllık bölümlerden mezun olmuş gençler sınıf öğretmeni olarak görevlendiriliyor. Su ürünleri, arı yetiştiriciliği, büro yönetimi ve sekreterlik gibi öğretmenlikle yakından uzaktan alakası olmayan bölümlerden mezun olan gençlerin öğretmen olarak görevlendirilmesi tam bir zulüm değil midir?

Bu gençler, çocuklara ne verebilirler? Bu gençler, okul sıralarında parlatılmayı bekleyen o cevherleri nasıl parlatacaklar? Olmaz. Bu durumun vahameti anlaşılmalı. Bunu hak etmiyor çocuklarımız. Bulunduğunuz makamlar, çocuklarımızın geleceğini mahvetmenizi meşru kılmıyor.Öğretmenlerimize, öğretmenlik mesleğine kıymayın. Eğitim sistemini, kendi ideolojik ve politik hedeflerinizi topluma yaymak amacıyla kullanmayın. Kurduğunuz düzeni sorgulayan bireylerin yetişmesinden korkmayın. Düzeninizin doğruluğuna ve sağlamlığına güveniyorsanız, korkmamalısınız. Bırakın öğretmenler işini yapsın. Kendi çocuklarınızı Avrupa’da, Amerika’da okuttuğunuz için bu sıkıntıları yaşamıyorsunuz. Ama inandığınız Allah, elbet hesaba çeker sizi! O günün azabından korkun!

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Teslim Olmayalım!

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0