DOLAR

40,2592$% 0.13

EURO

46,7280% 0.07

STERLİN

53,9463£% 0.2

GRAM ALTIN

4.309,12%-0,18

İmsak Vakti a 02:00
Bingöl AZ BULUTLU 32°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

GIDA TERÖRÜNÜN ÖNLENMESİ

İrfan ALAN Köşe Yazısı

Sevgili okur, Kanaatimce bir toplumun sağlığı, en temelde o toplumu oluşturan insanlarınbeslenme alışkanlıklarıyla şekillenir. Yaşamımızın kaynağı olan gıda, bedensel ve ruhsal gelişimimizin temelini oluşturur. Ne yazık ki, insan canının çok rahat bir şekilde paraya fedaedildiği bu çağda, yaşamamızın kaynağı olan gıdamız büyük bir tehdit altında. Gıdamızın güvenliğini sağlamakla yükümlü olan devlet kurumlarının, gıda sağlığını önemsememesi ve gıda sektörünü denetlememesi durumunda toplumumuzun genel sağlığının nasıl bir tehditle karşılaşacağını tahmin edebiliyorsunuzdur. Gıda üretimi, yalnızca bir ekonomik faaliyet değil, aynı zamanda bir kamu sağlığı meselesidir. Her gün, milyonlarca insanımız sofralarında yer alan gıdaların güvenilirliğini sorgulamadan tüketmektedir. Bu sorgulamamayışın altında, ekonomik, sosyal ve politik pek çok sebep yatmaktadır. Devlet, insanımızın sofrasına koyduğu ekmekmekten suya kadar her gıdanın sağlığından sorumludur; tıpkı asayişten sorumlu olduğu gibi, gıda güvenliğini sağlamakla da yükümlüdür; elbette bu sorumluluk, yalnızca denetimle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda eğitici politikalarla da desteklenmelidir. Yani insanımız, sofrasına koyduğu gıdanın ne kadar güvenilir olduğunu sorgulayacak, bilecek bir bilince erişmelidir. Örneğininsanımız, marketten aldığı paketli bir ürünün içindekiler kısımını okuma alışkanlığını kazanmalı, orada yer alan katkı maddelerinin sağlıklarını nasıl etkileyeceğini bilmelidir. Ülkedeki bozuk ekonominin milyonlarca insanımızın hayatınını mahvettiği malumun ilamıdır. İnsanımız artık sofralarına her şeyin en ucuzunu götürmek zorunda kalmaktadır. Bir paket çay veya da bir kilo peynir alırken bile en ucuzunu bulmak için market market geziyorinsanımız. Hal böyle olunca, sağlık yerine kar odaklı yaklaşımları benimseyen haysiyetsizfirmalara gün doğuyor. Daha ucuz olmaları sebebiyle bu firmaların ürettiği yüksek miktarda şeker, tuz, trans yağ ve çeşitli koruyucu maddeler içeren bu işlenmiş gıdalara rağbet artıyor. Denetim eksikliği, insanımızın sağlığını tehdit eden bu hileli ve sağlıksız gıdaların piyasada serbestçe dolaşmasına neden olmaktadır. Maliyeti azaltmak için süt ürünlerine nişasta ve bitkisel yağların karıştırılması, et ürünlerinde sağlıksız olan hayvanların kullanılması sıkça duyduğumuz gıda hilelerinin başında geliyor. Ayrıca genetiği değiştirilmiş gıdalar, paketli ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan koruyucular, tüketicinin iştahını kabartmak için kullanılan renklendiriciler ve tatlandırıcılar da toplumumuzun genel sağlığını bozan diğer etkenlerdendir. Devletin gıda sağlığına gereken önemi vermemesi, insanımızın bilinçsizce maruz kaldığı riskleri artırmaktadır. Bilgi eksikliği, yanıltıcı reklamlar ve sınırlı şeffaflık, insanımızın doğru ve sağlıklı karar vermesini engellemektedir. Bu noktada, devletin denetimleri sıkılaştırması, etkin bir eğitim ve bilgilendirme mekanizması kurması şarttır. Gıda güvenliği ve sağlığı konusunda insanımızın bilinçlendirilmesi, yalnızca sağlık için değil, aynı zamanda toplumun genel sağlığı için de büyük önem taşıyan bir husustur. Denetim ve bilinçlendirme yolula “gıda terörü”nün önlenmesi, yalnızca insanımızın sağlığını korumakla kalmaz; aynı zamanda sağlık sisteminin yükünü hafifletir ve sağlık hizmetlerinin kalitesini de artırır. Sağlıklı bireylerin varlığı, daha az hastalık demektir. Bu da sağlık sisteminin kaynaklarını daha etkin bir şekilde kullanmasına olanak tanır. Ne yazık ki, sağlıklı beslenemeyen insanımız sık sık hastalanmakta ve bu durum da sağlık hizmetlerine olan talebi artırmaktadır. Sağlıklı toplum, sağlıklı insanlardan oluşur; insanların sağlığını korumak ise, yukarıda da bahsettiğimiz gibi devletin en önemli görevlerinden biridir. Gıda güvenliği, artıkbireysel bir tercih olmaktan çıkartılıp, adeta toplumsal bir sorumluluk haline getirilmelidir. Eğer bu sorumluluk yerine getirilmezse, gelecekte çok daha ciddi sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacağız.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

GELİN TANIŞ OLALIM!

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0