40,2592$% 0.13
46,7280€% 0.07
53,9463£% 0.2
4.309,12%-0,18
02:00
Musa APUHAN Köşe Yazısı
Güçlü zayıfı eziyorsa bunun adı savaştır. Söz konusu edilen her gerekçe bahanedir. Cana kıymanın, soykırım yapmanın, dünyadaki düzeni kendi basit çıkarlarına feda etmenin vicdan katında hiçbir makul mantıklı gerekçi yoktur, olamaz, olmamalı. Geriye bir tek neden kalıyor Habil ve Kabilden beri. Bahane…Hz. Adem Hz. Havva ile savaşmamış sonrasında savaşlar başlamış ve hiç bitmemiş. Buradan anlıyoruz ki ‘’gözünün üzerinde kaşın var’’ bahanesi kan dökmek için yeterli bir neden olarak görülmüş.Tarih boyunca savaşlarla kim neyi başarmış?Tarih ve insanlık şuna şahittir ki,Savaşların en bariz sonucu, beraberinde bir daha asla geri dönüşü olmayan ölümler getirmesidir.Binlerce yılı aşkındır, “dünyada bu savaşı kimler neden istiyor?” diye bir soru akla geliyor. Aslında buna bir cevap vermek gerekirse, dünyadaki savaşlara bakmak lazım.Yeryüzünde ki bunca tahribata, yıkıma ve ölümlere sebep olan savaşların, zaman-zaman iki ve daha fazla ülke arasında çıktığı gibi, aynı ülkede veya bölgede yaşayan, aynı veya farklı toplumlar arasında da çıkmıştır.Peki bir de böyle bir soru akla gelmiyor mu?Binlerce yılı aşkındır bu insanlar neyin savaşını veriyor?Binlerce yıl önce en büyük bahanemiz toprak olsun. Yaşamamamızı toprağın varlığına bağlayalım, ve diyelim ki, Yaşamın seyrine ve yerleşilen yerlere bakıldığında, geçmişte insanlar toprak kavgası ve savaşı veriyorlardı. Çünkü hayat topraktı ve toprak önemliydi. Peki sonra?Gelişen dünyayla beraber uluslar kendi sınırlarını çizdi ve çizilen sınırlar bütün dünyada kabul gördü.Peki şimdi?Bütün uluslar kendi kaderlerini tayin etmişken yaşanan bu savaşlar neyin nesi?Kısacası, sözde modern ülkeler, Ortadoğu’da ve dünyanın farklı yerlerinde, hem de kendilerinden kat be kat zayıf ve güçsüz olan ülkelere yerleşip neyin savaşını veriyorlar?Yeni savaşlar toprak savaşları değil, yurt edinme mücadelesi değil, ulusal bağımsızlık kavgası değil…Daha güçlü ve en güçlü olabilmek ve bunun içinde ihtiyaç duyulan yeraltı ve yerüstü zenginlikleridir. Bu çıkar elde etme savaşının tam adı ise modern sömürgeciliktir. Bugün bu modern sömürgecilerin, dünyayı içine düşürdüğü durum ortada… İşte orta doğu ve mazlum coğrafyalar.Olay o kadar çok boyutlu ki, hangi boyutundan ele alırsan al, ortada güçlüler ve zayıflar vardır.Güçlülerin yıllarca planladığı ancak zayıfların bir türlü nedenini bilemedikleri bir savaş yürütülmektedir. İşte Filistinli çocuklar.Bu savaşta hayatını kaybeden, sevdiklerini kurban veren, evi barkı başına yıkılan, bir parçalanmışlık girdabına kapılan yine zayıflardır. İşte Irak, işte Suriye, işte Arakan ve diğerleri.Savaşlar korkunçtur, savaşlar korkudur.Savaşların en doğal sonuçları ölüm, kıtlık, göç ve perişanlıktır.İşte dünyanın dört bir yanı…Güçlüler ve modern sömürgeciler, ekonomik imkanlarıyla, menfaatperestleri ve psikopatları yanlarına çekenler ve onları çıkarları için “savaş sevici” yapanlar dışında, hiçbir insan savaşı istemez.Burada yapılması gereken şey, tarih boyunca güçlüler tarafından ezilen, sömürülen ve öldürülen zayıfların ‘’artık yeter’’ deyip yeni ve adil bir dünya düzeni için güç birliği yapması ve psikopatlara dur demesi zamanı… Hiç kimseye huzur getirmeyen savaşların son bulması dilek ve duasıyla…
KAN…